top of page

Bu siteyi hayata geçirirken “Ne yazacağız?” sorusuna verdiğimiz en doğrudan ve samimi cevap şuydu: “İçimizde kalanları. Yazmak isteyip de yazamadıklarımızı.”
 

Hayatlarımızın merkezinde bolca edebiyat varken, dünya algımızı bunla ilişkilendirmemek mümkün değildi elbette. Okuduklarımız üzerinden yazmak zaten yapacağımız en olağan şey ama yetersiz kaldığı zamanlar var. İki ya da birkaç sanatsal ögeyi bir araya getirmek böyle anlarda kaçınılmaz. Bu ögelerden ilki zaten edebiyat, orası açık.
 

Benim de bu yazı(lar)da izlediğim yol bu: İki ekolü birleştirmek. Aslında biraz daha fazlası… birleştirilmiş iki ekolün nasıl birleştirildiğini görmek… açıkçası bundan da fazlası… yıllarca 

Köklere dönüş: Iron Maiden ve Edebiyat

klasiklerin ve “büyük abilerinin” gölgesinde kalmış, asilerle özdeşleştirilmiş ve hakkı hiçbir zaman olması gerektiği gibi teslim edilmemiş bir tür: Heavy metal! Heavy metal ve edebiyat. Heavy metalin ağır toplarından, edebiyat düşkünü Iron Maiden ve edebiyat.

 

İşte benim de içimde yıllardır sıkışıp kalan, pek çok duygumun açığa çıkmasını sağlayan temel tutkularım ama bir türlü yazamadığım ikiliydi Iron Maiden ve edebiyat. Bir kıvılcım beklediğimin de farkındaydım. Kıvılcım geldi, sonrası zaten çorap söküğü…

 

Maiden’ın şarkılarından öğrendiğim kitaplar, okuduğum kitaplar sayesinde sevdiğim Maiden şarkıları var. Bunların ötesinde, ikisini de sevmek için bir sebep olmasına gerek yok, ama ben var olmalarını tercih ediyorum.

 

Şimdiye kadar ertelememin sebepleri bu yazıya başlamadan önce de karşıma çıktı. İlki, anlatmak istediklerimin fazla olması. Ama bu sitenin amacı zaten bize aradığımız özgürlüğü sunmasıydı ve çözüm olarak upuzun ve okunması zor olan bir yazı yazmaktansa bir yazı dizisi oluşturmak kendi adıma güzel bir karar oldu. Şimdilik kaç tane olacağından emin değilim ama birden fazla olacağı aşikâr. İkincisi ise “Böyle bir yazı nasıl yazılır?” sıkıntısıydı. Nereden başlamak lazım, kategorizasyon neye göre yapılmalı, edebiyatla ne kadar ilişkili olması gerekir gibi başka sorular türedi kafamda. Bunun için hemen alternatiflerimi oluşturdum tabii ki.

 

İlk fikrim, yazının “Iron Maiden ve Bilimkurgu” adı altında olmasıydı, zaten bilimkurgunun Maiden üzerindeki etkisiydi beni bunları yazmaya teşvik eden. Ama göz ardı edilmemesi gereken fantastik romanlar da vardı Maiden’ı etkisi altına alan. Fantastiği de bilimkurgunun yanına eklerim, hallederim derken klasikler beliriverdi ve sonra da şiirler. Maiden edebiyatın içine bu denli gömülmüşken, ben bu durumu görmezden gelemezdim. O yüzden hadi bakalım deyip kolları sıvadım.

 

Sonra bu sınıflandırmayı yazı içinde kullanayım dedim. İlk yazı bilimkurgu üzerine olur, ikincisi fantastik ve böyle gider. Ancak bu kez de yazıların içeriğinde ve boyutunda büyük bir fark olacaktı, haliyle bundan da vazgeçtim. Nihai kararım Maiden’ın albüm sırasına göre ilerlemek oldu yani kronolojik. Bu sayede albüm değerlendirmesi de yapabileceğim için ayrıca özgürleştirici bir karar oldu bu. Yazıyı yazmaya niyetlendim, şarkıları-albümleri-kitapları not aldım, gözden kaçırdıklarımı görmek için internetlerde gezindim, titiz bir iş olsun istiyordum sonuçta.

 

Aniden aklıma korkunç bir fikir düştü: “Ya benden önce biri bunu Türkçede yaptıysa?” Bu durum bana engel olur muydu? İster istemez. Tek akıllı ben miydim? Benden daha cinler var mıydı? Aradım, bakındım ve sonunda rahat bir nefes aldım. Maiden’ın tabii ki pek çok edebiyat eserinin etkisi altında kaldığının insanlar farkındaydı ama bunun üzerine bir iki cümleden fazlası söylenmemişti. Hatta İngilizcede bile küçük derlemeler dışında bir şey yoktu, varsa da görmezden geliyorum.

 

Bariz olanlar dışında bana edebiyatla ilgili bir çağrışım yapan her şarkı üzerine birkaç cümle yazmaya karar verdim. Şarkının içindeki bir cümle, başlıklardaki çağrışım gibi… Anlamak istediğim şekilde anladım açıkçası.

 

Iron Maiden’ın kitap gücündeki şarkılarını yazılara dâhil edip etmemekte çok kararsız kaldım, şimdilik es geçtim. Belki başka bir dizinin başlığı olur bu da. Bu dizi için sadece yayımlanmış eserleri merkeze aldım.

 

Farkındayım, biraz uzun ve gereksiz bir önsöz olsa da, yazının başında “içimizde kalanlar” demiştim. Bir de söz konusu Maiden tabii.

 

İşte tüm bu kendi kendime uydurduğum dertlerimden kurtulmuş olarak başlıyorum yazılarıma.

 

IRON MAIDEN VE EDEBİYAT!

 

Takdim ederim…

 

 

 

A.S.O

bottom of page