CALLIOPE’UN SESİ: Freakshowların Müziği…
İDEAL’İN BELİRMESİ
Karnaval kültü beden üzerinden deformasyonun metalaşmış idealini popüler kültür aracılığıyla bir nostaljiye çevirmişti. İdeal, gözlemcilikle deneyimlenememiş ama her daim bir tema olarak bellekte yer bulmuştu. Kesin kalıpları olmamasına rağmen panayırlarda yer alan korku tünellerinin içinde geçirilmek istenen zaman dilimi ile köşe başında çadırını kurmuş olan el falı bakıp, daha eli tutar tutmaz “gidin buradan” diyen kadının müzikte bir karşılığı aranmak istenmiş, gözlemleyememekten kaynaklanan ucu açık bir nostalji her daim bu kitsch’lerin üzerine bindirilmişti. Richard Laymon’ın Lunapark adlı romanı da bu nostalji bindirmeleri olan temaların en son çözümlenmeye ulaşabileceği yer olarak böyle labirentimsi bir eğlence evini idealleştiriyor, bu ideal zemin mutlak surette ölüm ve kurtuluşu bir arada barındırıyordu.

Midnight Syndicate duo’sunun karnaval teması da calliope’lardan fışkıran eğlence müziği ile korku fikrini belirli bir ayrışımdan geçirerek bir parça ve bütün ilişkisini gündeme getiriyordu ve bu korku müziğinin kuşkusuz eğlence amaçlı icra edilen bir cadılar bayramı havasında yine kendi içinde eğlenceye çevrilmesine karşı olarak bir ideali aradığını gözlemlemek mümkündü. Esas korkumuz cadılar bayramına hizmet eden her bir müzikal fikrin olmazsa olmazı olan karnaval müziğini de icra etmenin klişeleşmesidir. Pek çok korku klişelerini müzikleştiren Nox Arcana da Carnival of Lost Souls ile bu fikre el atmıştı ama cadılar bayramı klişesine nazaran bu çalışmalarda bir sürece tanık olmak demek, her ne kadar düzenli olmasa da birbiri ardına sıralanan ve gözden kaçırılmak istenmeyen hemen hemen her çağrışımın müzikal bir karşılık bulmak istemesiydi. Müziğin bütününe baktığımızda ise bu nostalji tıpkı Laymon’ın eserinde olduğu gibi kendini zirve noktasında idealleştirmeliydi. Bu sebeple her ne kadar freakshowlar müziğin içinde özenli bir parçaymış gibi sunulsa da, müziğin kendisi tüm bu süreçte ideal olarak bir freakshow olarak anılmayı istemekteydi; yani korkutan deformasyon yine bir eğlence aracı olarak içselleştirilmekteydi. Ölüm ve kurtuluşun bir arada bulunması gibi korku ve eğlence de idealini freakshowda aramaktaydı.

İDEAL’DE AYRIŞIM: EĞLENCE ve KORKU
Kendini tekrar eden bu nostaljinin ideali eskitilmiş fotoğraflardan kendine yön bulmaya çalışsa da esas yönü tozdan ve de pustan oluşan bir heyecandan almaktadır. Öyle ki Carnivale isimli TV dizisinde de tozdan gözlerini korumaya çalışan izleyici sürekli yön değiştiren gezici karnavalın en ideal çözüm sürecine Babylon’da ulaşabileceğini az çok tahmin eder konumdaydı. Demek ki karnaval temasının bir idealde çözümlenmesi gereksinimi müzikal temada da mutlaka kendine bir yön, bir rota çizmeye çalışmaktadır, ancak müzikal temanın bir freakshow idealinde buluşması için önce eğlence ile korkuyu kendi içinde ayrıştırması gerekmekte, sonrasında ikisini bir araya getirirken eğlencenin mutlak surette korkuya yön vermesini sağlamalıdır. Demek oluyor ki eğlence ile korku bir araya gelmeye meyilliyken önce eğlenceden kastın ne olduğu ile korkudan kastın ne olduğu birbirinden ayrıştırılmalıdır. Freakshow ideali bir cadılar bayramı eğlencesi olmaktan çıkıp müzikal temada da bir kült oluşturacaksa eğer, korkma amaçlı eğlencenin ne olduğunu detaylıca tanımlamalıdır. Bu sebeple Laymon’ın eserinde de Stephen King’in Eğlence Parkı’nda da ideal freakshow’a ulaşabilmek için önce bir karnavalın ya da kasaba
panayırının eğlence maksatlı küçük aktivitelerine bir göz atmak gerekmektedir. Bu, tanımlama sürecinin en can alıcı noktasıdır: Laymon’da dönme dolap ve eğlence evinin belirli kısımları, King’de ise dönen fincanlar ve protagonistin maskot kostümü, aletlerin çalıştırılma yöntemleri gibi lunapark çalışanlarının gelenekleri…
Bu göz atmaya Midnight Syndicate’te de, Nox Arcana’da da rastlanılabilinir. Tek fark bu müzisyenler freakshow idealinin küçük parçalarını belirli görsel bir referans oluşturmadan direkt hazır materyaller üzerine şekillendirmişlerdir. Şayet eğlence evi yahut bir korku tünelinde ideale kavuşulacaksa, önce rotamızın basit bir girişten ibaret olması, çocuklara yönelik eğlence araçlarına binmek, dönme dolabın en yüksek yerine çıkmak gerekmektedir. İdeal freakshowun bir süreç olduğunu unutmadan, romanların da, müziğin de ideale direkt ulaşabilmesi bu nostaljiyi küçümsemek maksadı taşıdığından bir rotanın kendini belli eden çizgileriyle adeta bir kılavuzmuşçasına bu karnavalın merkezlerini belirlemesi lazım.
Eğlenceden kasıt, freakshowun bütününe ulaşmadan elde edilen parçaların içindeki heyecanın kısa süreci ile freakshowa ulaştıktan sonra nostaljiyi de harekete geçiren korku ile harmanlanan ebedi heyecandır. Midnight Syndicate ve Nox Arcana her ne kadar görsele direkt bir referans vermese de parçalar üzerinde bu ayrıştırmayı yerine getirebilmişlerdir. Dinleyen için de bu iki müzik projesi eğlence ile korkunun ilk etapta parçalar üzerinden birbirinden ayrıştırılıp eserin bütünü göz önüne alındığında korku salan bir eğlenceye, hatta eğlencenin tozlu ve puslu bunalımına dönüşebilir ancak. Dolayısıyla içinden bir parçayı çıkarıp kendi içinde bir bütün olarak ele almak bu iki projeyi de freakshow idealinden uzaklaştırır ve cadılar bayramı eğlencesine hizmet eden basit ve naif bir kıvama getirir. Ayrıştırmanın sonucunda eğlencenin tanımı ile korkunun tanımı belirginleştiğinde freakshowların kült oluşturabilmesinin sebebine sadece deformasyona karşı duyulan ilgi/tepki olarak basitçe yaklaşmamız engellenmiş olur. Midnight Syndicate ve Nox Arcana da bütün olarak bir freakshow projesi ortaya koydukları vakit sadece bir beden deformasyonu korkusu yaşatmayı hedeflemeyi bırakıp, freakshowlara yüklenebilecek kült statüsünün değerini hem korku kültüründe belirginleştirmiş hem de parçalar üzerinden freakshowu ebedi heyecana yükseltmiş sayılırlar.
Burak Bayülgen


